HUKUK-POSTASI-2019-metin

205 BORÇLAR HUKUKU tarihi sonrası yapılan sözleşmelerin muafiyet kapsamında olduğunu düşünmeleri kabul edilebilir bir gerekçe değildir. Diğer bir anlatım- la, Tebliğ’leri düzenleyenler, ilk Tebliğ ile yaptıkları düzenlemelerin bazılarının hatalı olduğu sonucuna vararak kısa sürede bu hatadan dönmüşlerdir. Öncelikle bu düşünceden yola çıkıldığında, iş sahibinin değişti- rilen sözleşme bedelinin Türk Lirası olarak devam etmesi yönündeki talebi hakkın kötüye kullanılması yasağı ile karşılaşabilir. Bunun dışında da, yüklenicinin sözleşme değişikliği öngören sözleşmeyi hata hükümleri uyarınca iptal etmesi gündeme gelebilir. Yani yüklenici, “ Ben sözleşme değişikliğini sözleşmenin Türk Lirası üzerinden yapılması zorunluluğu gerekçesi ile hataen kabul ettim. Bu zorunluluğun devam etmeyeceğini bilsem kabul etmezdim” argümanı- nı ileri sürebilir. Bu düşünce hatanın kural olarak sözleşmenin yapıldı- ğı andaki olgularla ilgili olduğu, oysaki somut örnekteki zorunluluğun sözleşme değişikliğinin yapıldığı tarihten sonra ortadan kalktığı gerek- çesi ile eleştirilebilirse de gerek öğretide, gerekse Federal Mahkeme ve Yargıtay kararlarında, ilerideki olgularda hataya dayanılabileceği kabul edilmekte olduğu hatırlatılabilir. Sonuç Kanımızca, 2018-32/51 sayılı Tebliğ’in yürürlüğe girdiği tarih ile 2018-32/52 sayılı Tebliğ’in yürürlüğe girdiği tarih arasında ilk Tebliğ uyarınca ödeme yükümlülükleri Türk Lirası’na çevrilen sözleşme- lerdeki anılan yükümlülükler yabancı para borcu üzerinden devam edebilmelidir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjUzNjE=